• YARIM ALTIN
    11.524,00
    % -0,09
  • AMERIKAN DOLARI
    36,6693
    % 0,15
  • € EURO
    39,9529
    % 0,29
  • £ POUND
    47,4529
    % 0,03
  • ¥ YUAN
    5,0675
    % 0,26
  • РУБ RUBLE
    0,4289
    % 1,03
  • BITCOIN/TL
    3097676,283
    % 5,26
  • BIST 100
    10.840,59
    % 1,05

Deneyimleyerek öğrenmek: Bilginin beceriye dönüşme süreci

Deneyimleyerek öğrenmek: Bilginin beceriye dönüşme süreci

Bugün sizlere finans piyasalarında öğrenme süreçlerinden ve pratik yapmanın, hatalarınızdan dersler çıkarmanın ve gelişim odaklı bir zihin yapısına sahip olmanın neden önemli olduğundan bahsedeceğim. Gözlemlediğim kadarıyla, kişiler eğitim süreçlerini tamamladıktan sonra bir-iki hafta içerisinde aldıkları başarılı işlemler yüzünden kendilerini adeta “market yapıcı” ilan etmekte ve risk iştahlarını gittikçe artırmakta, sonrasında ise birçok kişi gibi hüsrana uğramakta. Hüsrana uğradıktan sonra ise ya başkalarını suçlamakta ya marketi terk etmekte ya da öğrenme sürecine devam etmekte, hatalarından ders çıkarmaktadır.

İnsan daima öğrenen, yeni beceriler kazanmaya eğilimli olan ve gittikçe daha iyiye doğru evrimleşen bir varlıktır. Örneğin bir bebeği düşünelim, bebek doğduğu zaman hiçbir şey bilmemektedir. Zamanla çevresindekilerin yapabildiği davranışları gözlemler ve kendisinin de bu davranışları yapabileceğini keşfeder. Daha sonra ilk adımını atmaya çalışır, başta ne kadar zorlu olsa da düşe kalka bu süreci atlatır ve ilk adımını atmaya başarır. Zaman geçtikçe de bizler gibi düşünmeden hareket etmeye başlar. Peki, bu öğrenme süreci nasıl gerçekleşiyor?

Martin Broadwell tarafından ortaya atılan ve Maslow’un son halini ortaya koyduğu dört aşamalı öğrenme (yetkinlik) modeline göre kişiler başlangıçta neyi bilip bilmediklerinin farkında değillerdir, neyi bilmediklerini öğrendikten sonra ise becerilerini bu yönde geliştirerek öğrenmeye başlarlar ve zamanla yetkin hale gelmeye başlarlar. Dört aşamayı finans piyasalarından örneklendirerek ilerleyebiliriz.

1. Aşama: “Bilinçsiz-Yetersizlik”

Bu aşamanın temel mantığı “Bilmiyorum ve neyi bilmediğimin farkında değilim” üzerinedir. Birey bu aşamada bilginin varlığından haberdar değildir ve dolayısıyla bilgiyi kullanamaz, yani yetersizlik düzeyindedir. Örneğin 22 Mayıs 2010 tarihinde Laszlo Hanyecz 10.000 Bitcoin karşılığında iki pizza satın almıştır ve bu işlem Bitcoin’le gerçek mal veya hizmet alınan ilk işlemdir. Ortaya çıktıktan sonra (2008 yılında) yıllarca kimsenin ne olduğunu dahi bilmediği Bitcoin’in buralara gelebileceğini öngörebilseydi ve hiç satmasaydı kim bilir kaç bin doları olurdu?

2. Aşama: “Bilinçli-Yetersizlik”

Bu aşamanın temel mantığı “Bilmiyorum ama neyi bilmediğimi biliyorum” üzerinedir. Birey bu aşamada bilginin varlığından haberdardır ancak onu kullanamaz. Bitcoin’i ve türevlerini belki bir arkadaşınızdan, belki bir tanıdığınızdan belki de sosyal medyadan duydunuz ve merak ettiniz. Biraz okuduktan sonra alınıp satılabildiğini gördünüz fakat hâlâ bunun nasıl yapılabileceğini bilmiyorsunuz.

3. Aşama: “Bilinçli-Yetersizlik”

Bu aşamanın temel mantığı “Biliyorum, farkındayım ve uyguluyorum” üzerinedir. Birey bu aşamada hem bilginin varlığının farkındadır hem de onu kullanmaktadır. Bu konuda aldığınız eğitimlerden sonraki aşamayı bilinçli yetersizlik aşaması gibi düşünebilirsiniz. Her şeyi en ince noktasına kadar gözlemler, notlarınıza bakarak işlem almaya çalışırsınız. Örneğin bir Fibonacci çizmek istediğinizde tepeden dibe mi, dipten tepeye mi almanız gerektiğini, gördüğünüz yapıların notlarınızdaki hangi yapıyla eşleştiğini çözmeye çalışırsınız. Bu aşama sürekli dikkat gerektirdiği için öğrenme sürecinin en yorucu aşaması olarak geçmektedir, çünkü bilgi henüz otomatiğe bağlanmamıştır ve sürekli tetikte olmayı gerektirir.

4. Aşama: “Bilinçsiz-Yeterlilik”

Bu aşamanın temel mantığı “Biliyorum ve artık farkında olmadan uyguluyorum” üzerinedir. Birey bilginin varlığından haberdardır ve bilgiyi sürekli kullandığı için artık otomatiğe bağlamıştır, bilginin üzerine düşünmez. Notlarınıza dahi bakmadan yapıları görebildiğiniz, nerede nasıl bir işlem kurgulamanız gerektiğini anlayabildiğiniz ve hem riskinizi hem de kârınızı önceden belirleyebildiğiniz aşamaya denk düşmektedir.

Özetle aslında öğrenme bizler için bir süreçtir ve öğrendiğimiz şeylere başta aşırı dikkat vermemiz gerekirken zaman geçtikçe otomatik hale gelmeye başlar. Birçok kişinin en temel hatası ise öğrenmeye başladıktan sonra kısa süre içerisinde birkaç başarılı işlemini temel alarak kendisinin işi tamamen çözdüğünü düşünmesi ve otomatiğe bağlamaya çalışmasıdır. Halbuki otomatiğe bağlama süreci aslında kişilerin yaptığı pratiklerden etkilenmektedir. Örneğin birçok kişi tarafından bilinen ve Malcolm Gladwell tarafından ortaya atılan 10.000 saat kuralına göre bir kişinin bir işte ustalaşması için ortalama 10.000 saat bilinçli bir şekilde, hatalarını fark ederek, geri bildirim alarak ve kendisini geliştirmeye çalışarak pratik yapması gerekmektedir.

İkinci boğasını yaşayan yatırımcının avantajı

Tüm bu öğrenme ve pratik etme sürecinin oldukça zor olduğunun, çok fazla emek ve çaba gerektirdiğinin ben de farkındayım. Özellikle bizimki gibi enflasyonun çok yüksek olduğu, kişilere emeğinin karşılığının verilmediği ve ekonomik açıdan oldukça sorunlu ülkelerde birçok kişi hızlıca zengin olmayı istemekte ancak ne yazık ki finansal piyasalarda bu kolay bir şekilde mümkün değil. Uzun bir süre boyunca kendinize yatırım yapar, finansal okuryazarlığınızı artırır, piyasaları gözlemler ve temel analiz bilginizin yanı sıra teknik bilginizi de güçlendirirseniz zamanla fırsatları görmeye başlarsınız. Severek takip ettiğim birçok kişinin sıklıkla tekrar ettiği bir şey var: İlk boğada neredeyse herkes para kaybederken ikinci boğasında öncekinden ders çıkarabilen kişiler para kazanmayı başarabilmekteler çünkü bu kişiler ne zaman yatırım yapacağını, hangi pariteleri ve metrikleri takip etmesi gerektiğini, 10x-50x-100x’leri beklemektense aşamalı bir şekilde kâr almasının, risk ve portföy yönetimi sürdürmesinin, ilkelerine bağlı kalmasının ne kadar önemli olduğunu ve davranışlarının gerçekten de bir sonucu olduğunu kavramıştır.

Öğrenme aşamalarını kendi süreçlerinizi temel alarak tekrardan değerlendirebilirsiniz. Finansal piyasalarda fırsatlar olduğunu daha önce belki de hiç bilmiyor, yalnızca gününüzü kurtarmaya çalışıyor ve altın, döviz gibi daha “risksiz” yatırım araçlarıyla yetiniyordunuz. Şimdi ise derya deniz olan bir yerdesiniz ve geleceğinizi kurtarabileceğini düşündüğünüz bir sonraki fırsatı yakalamaya çalışıyorsunuz.

Bu süreçte çok fazla hata yapabilir, para kaybedebilir ve pes ederek eski hayatınıza dönebilirsiniz. Bana göre bu çok mümkün değil çünkü bir konuda farkındalık kazandıktan sonra insan eskisi gibi olmamaktadır, artık yeni bir gerçekliğin içerisindedir ve ona uyum sağlaması gerekmektedir. En sevdiğim film olan Matrix bu durumu çok güzel bir şekilde ele almıştır (hâlâ izlemeyen varsa kesinlikle izlemelidir). Bu noktada yapılması gereken şey pes etmek yerine gelişim odaklı bir zihin yapısı geliştirmektir. Bir sonraki yazımızda finans piyasalarında hatalardan ve Carol Dweck tarafından ortaya atılan zihin yapılarından bahsedeceğim. O zamana kadar bolca pratik yapmanız ve öğrenme sürecinize devam etmeniz dileğiyle…

YORUMLAR YAZ